0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Uluslararası Emek ve Dayanışma Kongresi kapsamında kuruluşu ilan edilen Memleketler arası Emek Konfederasyonu’nun manifestosunda, “Hayat emektir, münasebetiyle emek maliyet değil, üretimin öznesidir. Evvel insan ve insan onuruna yaraşır iş için örgütlü uğraş diyoruz.” tabirlerine yer verildi.

Memur-Sen’in mesken sahipliğinde Bakırköy’de bir otelde düzenlenen Memleketler arası Emek ve Dayanışma Kongresi’nin öğlenden sonraki oturumlarında konuşan Afrika Sendikalar Birliği Örgütü (OATUU) Genel Sekreteri Arezki Mezhoud, dünya genelinde servet dağılımında adaletin sağlanması gerektiğini söyledi.

Mezhoud, emekçilerin dünya çapında “denklemin zayıf tarafı” olduğunu, bu durumun da insanlığı tehdit ettiğini lisana getirdi.

Alternatif Demokratik Sendikalar Birliği Genel Sekreteri Roland Herman, sendikacılığın çalışma hayatının geleceğinde kıymetli bir rol oynayacağının altını çizdi. Bu kongrede sıkı iş birliği ilgileri kurma maksadı taşıdıklarını belirten Herman, sendikacılığın emeğin geleceği, dijitalizasyon ve gelecekteki meslekler üzerinde çalışmasının kıymetinden bahsetti.

Uluslararası Arap Emekçi Sendikaları Konfederasyonu ismine konuşan Osama Salman Hasan Muhammed de dünyada yaşanan olumsuz gelişmelerin evvel emekçileri etkilediğini belirterek, kurulan Milletlerarası Emek Konfederasyonu’yla değerli bir adım atıldığını kaydetti.

Konfederasyon manifestosunu açıkladı

Kongre kapsamında kuruluşu ilan edilen Memleketler arası Emek Konfederasyonu da manifestosunu yayımladı.

Manifestoda insan ve alın terinin aziz olduğu belirtilerek, şu görüşlere yer verildi:

“Hayat emektir, hasebiyle emek maliyet değil, üretimin öznesidir. Evvel insan ve insan onuruna yaraşır iş için örgütlü uğraş diyoruz. Emeğin hakkı için memleketler arası dayanışma diyoruz. Egemenlerin, global seçkinlerin çıkarlarını koruyan değil bütün insanlığı kuşatan adalet istiyoruz. Finansal tekelleşmenin değil adil bölüşümün hakim olduğu bir dünya için çaba etmekte kararlıyız. Manipülasyona dayalı nakdî büyüme değil, emeğin üretimine dayalı gerçek ekonomi/büyüme diyoruz. Yaşanabilir bir yeryüzü için sürdürülebilir, adil iklim siyasetleri diyoruz. Kavramların ve bedellerin istismar edilmemesi ve sağlıklı bir gelecek için bayan ve erkeğe eşit hak, eşit fırsat için uğraşta kararlıyız. Sarsılmaz temellere dayalı bir toplum için sağlıklı ve sağlam bir aile diyoruz. Ötekileştirmenin ve ayrımcılığın olmadığı bir sistem için inanç ve vicdan özgürlüğü istiyoruz. Savaşın değil barışın karar sürdüğü bir dünya için yeraltı ve yerüstü kaynaklarının sömürülmediği ve üretildiği topraklarda yaşayanlar tarafından adil bölüşüleceği bir sistemi kuracağız.”