İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, toplumsal medya hesabından yaptığı görüntülü paylaşımda, göç problemine ve Türkiye’deki göçmenlere ait açıklamalarda bulundu.
Soylu, Rusya-Ukrayna savaşında 10 milyon Ukraynalının kendi topraklarından Avrupa’ya göç etmesi üzere kentleri harabeye dönen milyonlarca insanın da Suriye’den göç ettiğini söyledi.
Soylu, “Bu millet, bu devlet yanlış bir şey yapmadı. Gurur duyulacak, onurlu bir iş yaptı. Biz komşumuza sırtımızı dönmedik. Biz insanlığa da sırtımızı dönemezdik. Halep, Şam, Bağdat, biz bu kentleri birinci kere duymamıştık. Tarihimizde beraberdik, Çanakkale’de beraberdik, bize sığınanlara kapımızı kapatamazdık.” tabirini kullandı.
Göçün dünyanın bir gerçeği olduğunu aktaran Soylu, 3 çeşit göçmen olduğu bilgisini vererek, şunları kaydetti:
“Birincisi ülkelerin kabul ettiği göçmenler. Bunlara biz nizamlı göçmen diyoruz. Bunlar turistler, öğrenciler, çalışanlar, iş sahipleriyle ticaret erbapları. Yasal yollarla ülkemizde bulunanlar. İkinci tıp göçmenler ise Suriyeliler, Ukraynalılar üzere ülkelerindeki savaş ve buna emsal nedenlerle sığınmak zorunda olanlar. Üçüncü ise ülkeye kaçak girenler, yakalandıkları vakit ülkelerine geri gönderilenler. Yani müsaadesiz giren sistemsiz kaçak göçmenler.
Düzenli göçle gelenler esasen belirli bir müsaadeyle, kuralla geliyor. Yani öğrenciler, ticaret erbapları, çalışanlar ve bunun üzere. Bunlara göç literatüründe ikamet müsaadeli diyoruz. Ülkemizde hala 1 milyon 342 bin kişi ikamet müsaadesiyle bulunuyor. Bu sayı göç dalgasıyla ilgili değil. Tabir ettiğim üzere bir kısmı öğrenci, bir kısmı çalışan, bir kısmı ticaret erbabı hatta elçilik çalışanı. Bunların bir kısmı Türkiye’ye turist olarak gelmiş ve ülkenin farklı yerlerine yerleşmiş, ikamet müsaadesi almış Avrupalılar. Bunların büyük kısmı bir yıllık kısa vadeli ikamet müsaadeli. Yani mezun olan yahut işi biten 1 yıl içerisinde gidiyor.”
Ülkesinde savaş olanlara memleketler arası kurallar çerçevesinde sahip çıkıldığını anlatan Soylu, bu sayının memleketler arası müdafaa kapsamında farklı ülkelerden toplam 320 bin kişi olduğunu belirtti.
Savaştan kaçarak memleketler arası kurallar çerçevesinde ülkeye gelen süreksiz müdafaa kapsamında kayıtlı Suriyelilerin de olduğunu hatırlatan Soylu, “Suriyeli kardeşlerimizin gelişi 2011’de başladı. En ağır periyot 2013 ile 2016 ortasında oldu ve 2018’den beri Suriyeli sayısı çabucak hemen birebir kaldı. 2018 sayımız 3 milyon 623 bindi. Halihazırdaki sayısı ise 3 milyon 629 bin kişi.” bilgisini paylaştı.
Şu ana kadar 529 bin Suriyelinin ülkelerine döndüğünü anımsatan Soylu, önümüzdeki periyotta göç idaresinin en temel mevzularından birisinin Suriyelilerin onurlu, istekli ve inançlı geri dönüşlerinin artırılması olacağını, bunun tüm altyapısının sağlandığını vurguladı.
Dünyanın en ağır ve kaliteli kaçak göç uğraşının verildiğini belirten Soylu, şöyle devam etti:
“Bunu 4 etapta yapıyoruz. Birinci kademede kaynak ülkede yani göçe kaynaklık eden ülkelerde çalışıyoruz. Oralarda istihdam programları, toplumsal yardımlar, hayatı olağanlaştırma çalışmaları yapıyoruz. Mesela Afganistan ve Pakistan’a, Lübnan’a uygunluk trenleri, düzgünlük gemileri gönderiyoruz. Bazen hava köprüsü kuruyoruz. Öte yandan İdlib’de barınma alanları, briket konutlar yapıyoruz. Orada 70 bin sayısını geçtik. Briket konutların sayısını bu yılın sonu prestijiyle 100 bine çıkartıyoruz. Bilhassa İdlib’deki çalışmalar sayesinde potansiyel 4 milyon göçmenin yani İdlib’de yaşayan halihazırda 4 milyon göçmenin ülkemize gelişi durdurulmuş oldu. Oralarda insani biçimde kalmalarını sağlamış olduk. Azez, Cerablus, Mare, Tel Abyad, Resulayn’da hayatı normalleştirdik. Oraları terörden arındırdık. Sıhhat, okul, altyapı, elektrik üretim ve endüstrinin tarımla birlikte yine arayışa geçmesini sağladık. Oradan da göçün ülkemize gelmesini durdurduk.”
İkinci evrede entegre hudut güvenlik sistemlerinin hayata geçirildiğini anlatan Soylu, 1055 kilometre hudut güvenlik duvarı ve güvenlik yolu, devriye yolu yapıldığını, 918 kilometre boyunca hudut aydınlatması ve 284 kilometre boyunca termal kamera kurulduğunu söz etti.
Ayrıca 230 elektro optik kulenin tamamlandığını aktaran Soylu, kulelerin 10, 40 ve 50 kilometre görüş imkanı sağlayabildiğini belirtti.
Yapılan çalışmalarla 2016’dan bu yana ülkeye girmeden engellenen kişi sayısının 2 milyon 700 bin olduğunu söz eden Soylu, “İran hududunda aldığımız tesirli hudut önlemleri ve ülke içinde kaçak göçle yürüttüğümüz tesirli uğraş sonucu 2 milyon insanın girişi İran hududunda önlendi.” diye konuştu.
Doğu ve güney sonundaki kaçak göç baskısının, 2022 yılında alınan önlemlerle evvelki yıla nazaran yüzde 35 azaldığını vurgulayan Soylu, 2021 yılının Ağustos ayında ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle birilerinin neredeyse bütün Afganistan’ın Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçeceğini söylediğini, lakin bunun yaşanmadığını söyledi.
Üçüncü kademenin, içeride aktif yakalama olduğunu kaydeden Soylu, ülke içerisinde yakalanan kaçak göçmen sayısının birebir dönemde 1 milyon 340 bine ulaştığını, ülke içinde de kaçak göçle gayret ismine 81 vilayette yol denetimi, huzur operasyonları yapıldığını aktardı.
Göçmen kaçakçılığına dönük cezaların artırıldığını söyleyen Soylu, “Böylece geçen yılın birebir periyoduna nazaran yakalanan göçmen kaçakçılığı yapan organizatör sayısı yüzde 22 arttı. Bu stratejinin dördüncü ayağı da tesirli hudut dışı düzeneğimiz. 2016’dan bugüne hudut dışı edilen kaçak göçmen sayısı 418 bin kişidir. Bu yıl yakaladığımız ve hudut dışı ettiğimiz kaçak göçmen sayısı ise 92 bin kişi olup geçen yıldan yüzde 135 fazladır. Hala 18 bin kaçak göçmen de geri gönderme merkezlerindedir.” açıklamasında bulundu.
Sınır dışı süreçlerinin milletlerarası hukuka nazaran muhatap ülkeyle ağır diplomasi trafiği gerektirdiğini söz eden Soylu, bunun istikrarsız ülkelerde daha güç sağlandığına dikkati çekti.
Bu müddette kaçak göçmenlerin geri gönderme merkezlerinde barındırılması gerektiğini aktaran Soylu, şu an Türkiye’nin, Avrupa Birliği ülkelerinin toplamı kadar geri gönderme merkezi kapasitesine sahip olduğu bilgisini verdi.
Soylu, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“2015 kapasitemiz 1740’tı ve her 100 kaçak göçmenin lakin onunu geri gönderebiliyorduk. Bugün geri gönderme merkezlerimizin kapasitesi 20 bin 540. Hudut dışı oranımız ise toplamda yüzde 69. Afgan kaçak göçmenlerde yüzde 65, Pakistanlı kaçak göçmenlerde ise her kaçak göçmenin yüzde 85’idir. Avrupa’da bu oran yüzde 10’dur. 2021 yılı başından eylül ayına kadar istekli geri dönüş yapan Suriyelilerin sayısı 43 bin 420. Bu yıl şu anda sayı 50 bin oldu. Suriyelilerin sayısı 2013-2016 ortasında 12,5 kat artmıştı. Son 4,5 yılda yurt içindeki Suriyeli sayısı, buradaki çocuk doğumlarına karşın değişmediği ve artmadığı üzere aldığımız önlemlerle göçe hazır 6 milyon insan inançlı hale getirdiğimiz Suriye’nin kuzeyindeki bölgelerde kaldı. 2019’da 201 bin kaçak Afgan yakalamıştık. Geçen yıl 70 bin, bu yıl ise 94 bin. 2020’de sonda engelleme sayımız 505 bindi. Yani akım daha güçlüydü. Bu yıl ise ekim ayında 234 bin.”
Soylu, göçmenlerin Türkiye’de kaldıkları müddet içinde toplumsal hayat ve toplum sistemine uymaları için başka bakanlıkların da partnerliğinde Göç Başkanlığının uyumu ve uygulamasında ahenk programlarının düzenlendiğini lisana getirdi.
Bu kapsamda yılda 2,5 milyon göçmene ulaştıklarını ve eğitimlerini sağladıklarını belirten Soylu, “Türkiye’de göçü ağır yaşadığımız 2011 yılından beri dengeli bir göç siyaseti var. Göç strateji dokümanı, sistemsiz göçle çaba strateji dokümanı, ahenk strateji dokümanı ve aksiyon planları çerçevesinde en başından beri süreci yönettik. En başta şu söylendi. Türkiye’ye sığınmacılar gelecekti ve 5 yıl sonra her biri hata makinesi olacaktı. Aslında bu da Batı’nın yabancı düşmanlığının Türkiye’ye ithal edilmek istenmesinden kaynaklıdır.” kelamlarını sarf etti.
Göçmenlerin yerleşik nüfusun yarısı oranında suça karıştığı bilgisini veren Soylu, bunların da yarıya yakınının kendi ortalarında, çoğunluğu aile içi tartışmalardan kaynaklı kabahatler olduğunu söyledi.
Soylu, açıklamasının devamında şunları söyledi:
“Kendilerine gelebilecek göçmeni Yunanistan’ın yaptığı yollarla öldürerek, azap ederek, korkutarak engellememiz ve Avrupa’ya gitmesinler diye onlar ismine çelik bir duvar oluşturmamızı temin etmek için oluşturdukları bir siyasetti. Bunu hem kendileri uyguladılar hem de Türkiye’deki stratejik müttefikleri sayesinde bize yaptırtmaya çalıştılar. Hedefleri tekti. Herkes ölsün, herkes korksun, bize göçmen gelmesin. Bu insanlık dışı, kötücül ve meseleleri alanımıza yıkan yaklaşımın farkındayız. Biz kimsenin maşası, kaçak göçmen deposu değiliz. Olmayacağız. Değerli Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediği üzere, insanlığımızdan, medeniyet kodlarımızdan, merhametten, değerlerimizden ayrılmadan, korkmadan, provokasyonlarla değil, akılla ve akılcı siyasetlerle bu süreci yönetmeye devam edeceğiz.”